İnsanların her türlü maddeyee karşı bağımlılıklarının olması yüksek bir ihtimaldir. Bu bağımlılıklar bir kişiye, bir diziye, biz yiyeceğe olabileceği gibi, zararları herkes tarafından aşikar biçimde bilinen zararlı maddelere karşı da olabilmektedir. Her türlü maddenin belli bir miktar ya da sürenin üzerinde kullanılması demek, vücudumuzda bulunan reseptör dediğimiz alıcıların aktif hale gelmesini ve bağımlılık durumunu bu alıcılar üzerine bağlamasıdır. Kişilerin alkol, uyuşturucu maddeler ve nikotine olan bağlılıklarının en büyük sorunu, bırakacakları anda oluşan yoksunluk sendromundan kaynaklanan problemlerdir.
Bu yoksunluk sendromu kişinin sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanımını bıraktığı ya da azalttığı zamanlarda bir takım semptomlar meydana getirir. Bu semptomlar ise kişide; sinirlilik, uykusuzluk, aşırı uyku hali, ellerde titreme, ağızda kuruluk, baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, terleme gibi belirtiler olarak gözlenir. Aşırı derecede uyuşturucu maddelere bağımlılığı olan kişilerin durumlarında ise bu belirtilerin dışında bir de halüsilasyon sorunu ortaya çıkmaktadır. Kişi bu yoksunluk sendromundan aşırı derecede rahatsızlık duyduğu ve korktuğu içinde tekrardan bağımlı olduğu sigaraya, alkole veya uyuşturucu madde kullanımına geri döner.
Alkol bağımlılığının tedavisinde çevredeki etkenlerin önemi büyüktür. İyi araştırılan ve çevresinin desteğiyle uygulanan sağlıklı bir tedavi bu kişilerin bağımlılıklarını ortadan kaldırabilmektedir. Alkol bağımlılığı tedavisinde akupunktur tedavi yöntemi en kesin çözümü, en kısa sürede sağlamasıyla bilinen ve uzmanların tavsiye ettiği bir yöntemdir. Akupunktur alkol tedavisinde, vücutta bulunan çeşitli akupunktur noktaları kullanılarak asıl sorun olan yoksunluk sendromunun ortaya çıkardığı problemleri tamamen ortadan kaldırmasıdır. Bağımlılığın en zor aşaması olan bu sendrom ortadan kaltığı takdire kurtulmak oldukça kolaylaşmaktadır.
Alkol bağımlılığında akupunktur tedavisinin bir diğer önemli etkisi ise bağımlı olunan maddeden tiksinti sağlamasıdır. Hastanın bu tedaviyi kendi iradesiyle kabul etmesi ve tedavi konusunda kesin kararlı olmasının ardından en önemli aşama atlatılmış olur. Haftada iki seans olacak şekilde üç hafta bir tedavinin ardından hastalar normal seviyelerinde olabilmektedir. Bazı hastaların durumuna göre ise tedavi programında değişiklikler yapılabileceği gibi, tedavi süresi de uzatılabilmektedir.