Akupunktur kısırlık

Bebek özlemi, evli çiftlerin sahip olmak istedikleri, uğruna bir çok hayal kurup hayatlarını ona göre planladıkları bir doğa mucizesidir. Fakat bazı durumlarda normal yoldan bir gebelik söz konusu olamadığında çiftler yoğun ve stresli duygusal bir döneme girerek çok zor zamanlar geçirebilmektedir. Bu yoğun stres ve depresyon dolu dönemi araştırmacılar kanserli ve aidsli hastaların düzeyinde yaşadıklarını belirtmektedirler.

 

Durmadan kendini suçlayan anne ve baba adayları, bu durum karşısında çevresindekilerden destek göremezlerse ve tedavi yöntemlerini araştırmaya tüm istek ve imkanlarıyla devam etmezlerse uyku problemleri, bıkkınlık, huzursuzluk, karamsarlık, halsizlik, iştah artışı, kilo almak, öfke, suçlama, özgüven kaybı, başarısızlık, kendini yetersiz görmek- kendini beğenmemek ve cinsellikten zevk almamak gibi sorunlarla da uğraşmak zorunda kalabilmektedirler. Tüm bunların yanı sıra kendi bedenine de hormonal dengesizliklerle zarar veren anne adayının bedeninde kistsel gelişmeler ve cerrahi müdahele sonucunda oluşan yan etkilerle hatta oluşan enfeksiyonlarla baş etmek zorunda kalmaktadır. Hem psikolojik hem de fiziksel rahatsızlık düzeyleri ileri seviyeye yükselen anne adayı için iyileşme sağlanmadan tüp bebek için bir tedaviye başlanması mümkün olmamaktadır.

 

Tüm bu sebeplerle birlikte pek çok sağlık probleminde olduğu gibi kısırlık tedavisinde de tüm dünyada önde gelen tüp bebek tedavi merkezlerinde akupunktur tamamlayıcı tedavi olarak kesinlikle önerilmekte ve uygulanmaktadır. Akupunkturun tüm hastalıklar için kullanılan birinci iyiliği olan vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını harekete geçirmek bu tedavide de ilk amaç olmaktadır. Vücut akupunkturuyla anneye başlanan tedavinin yanı sıra karnındaki cenini temsilen kulak akupunkturu tedavisine devam edilir.

 

Akupunkturun limbik sistemi düzenleyerek, tüp bebek tedavisine başlanmadan yaklaşık olarak 6 ile 8 hafta öncesinde başlatılarak tüm tedavi süresince de devam ettirilmesi gerekmektedir. Bedenimizin bu tedavilere vereceği yanıt çok önemli olduğu için özellikle stres ve sıkıntı oluşturabilecek tüm faktörler anne adayından uzak tutulmalıdır. Adet döneminin ikinci ve üçüncü gününden itibaren başlanılan ve embriyo transferi sonrasında da devam eden uygulamalar, anne adayımızın stresini, kaygı ve korkularını azaltmakta; yumurta ve endometrium gelişimine ve embriyonun tutunmasına destek olmaktadır.

 
 

Diğer Akupunktur Yazıları

 
 

Yazıyı Paylaşın



 
 
 
 

Yorum Yazın

Zorunlu

Zorunlu

İsteğe Bağlı