Çin ve uzak doğu ülkelerinde 5000 yıl öncesinden başlayarak tedavi yöntemi olarak kullanılan akupunktur tedavisi, modern tıp alanında kabul edilmesini 2. Dünya Savaşı’nın sonralarında görebilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da kabul görmüş olan akupunktur tedavi yöntemi 1979 yılında resmi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Fransa, Almanya, Avusturya, İngiltere, İrlanda, Belçika, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Yugoslavya, Bulgaristan, Amerika ve Rusya ülkelerinde bulunan ve uzun yıllardır aktif olarak kullanılıp geliştirilen bir çok akedemi akupunktur tedasiviyle ilgili uzmanlar yetiştirmektedir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde ise akupunktur tedavi yöntemini tercih etmek isteyen hastaların maliyetleri resmi ya da özel sigorta işi yapan şirketler tarafından karşılanmaktadır.
Akupunktur iyileştirici tedavisi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1979 yılında kabul edilmiş, Çin’den gelen 5000 yıllık bir tecrübe eleğinden geçmiş ve artık tüm dünyada etkin olarak kullanılan ilmi bir tedavi yöntemi olmaktadır. Fransa, Almanya, Avusturya, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde uzun zamandan beri kullanılmakta olan akupunktur tedavi yöntemi İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde Prof. Felixma, kadın hastalıklarında ve hormonel bozukluklarda genel olarak % 8590′ a varan neticeler aldığını istatistiki olarak ispat etmiştir.
Dünyanın her bölgesinde sadece akupunktur tedavisi için güncel araştırmalar yapıp gelişimine katkı sağlayan binlerce bilim adamı çalışmakta ve yeni uzman akupunktur uygulayıcı doktorlar yetiştirilmektedir. Amerika’da onlarca Akupunktur Akademi Merkezi aktif olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sadece Almanya akupunktur tedavisi uygulayan 16 bin adet doktorunun bulunduğunu açıklamıştır. Batı bölgesinde bulunan tüm ülkelerde özel ve resmi sigorta şirketleri akupunktur tedavi metodunu kabul etmiş ve tedavi ücretlerini ödemeye uzun yıllar önce başlamışlardır.
Alternatif tıbbın gelişimine en büyük örnek ve atak oluşturmuş olan akupunktur tedavisinin bu denli yarar sağladığının tüm dünyada kabul görmesi üzerine uzmanlar bu alanine daha nasıl geliştirilebileceği konusunda ileri düzeyde çalışmalar yapmaktadırlar. Bunlara örnek vermemiz gerekirse; Japonya’da 1974-1979 yılları arasında, geleneksel ilaç tüketimindeki 15 kat artışa rağmen, sentetik farmakolojik ürünlerdeki artış sadece 2.6’da kalmıştır. 1991’de yapılan bir çalışmada, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde 1400 çeşit bitkisel ilacın kullanıldığı tespit edilmiştir.
